Çarpık yapılaşma, plansız orman kesimi ve özellikle 1970’li yıllarla birlikte ormanlık alanların bilinçsizce kesilerek fındık bahçelerine çevrilmesiyle başlayan süreç içinden çıkılmaz bir hal aldı.

Belki yetkililer hareket geçer, en azından bundan böyle radikal tedbirler alınır diye, uyarıcı bir yazı kaleme alan Burhan Balaban’ın yazısını okurlarımızla paylaşıyoruz.

**

BATI KARADENİZ’İ MAHVETMEK İÇİ ELBİRLİĞİ İLE YARIŞIYORUZ

Batı Karadeniz’in dağlarında neredeyse orman kalmadı.  Canım kestane ıhlamur ormanları açma açılarak fındık bahçesi yapıldı.  Bayırlardaki fındık bahçeleri illa derelere bakıyor.

Miras intikalden dolayı birçok bahçeler ortakçıların inisiyatifine terkedilmiş edilmeyenlerle de sahipleri tırpan ile uğraşmak istemiyor.

Basıyorlar ot ilacını geriye kupkuru toprak kalıyor.

SEL HABERLERİ KİMSEYİ UYANDIRMIYOR

Yağmur yağdığında zaten bölgenin orman yapısı bozuk fındık bahçelerinde fezeyanı engelleyecek bir bitki dokusu kalmamış, yağmur suları olduğu gibi hız kesmeden o verimli topraklar derelere iniyor, fındık bahçelerine atılan kimyasallar dereleri de denizi de zehirliyor,  heyelanlar, her bölgeden gelen sel haberleri kimseyi uyandırmıyor.

Düne kadar Esmahanım köyünde "sel oldu" diye hiç duymazdık.

Son senelerde neredeyse Esmahanım köyü sel yüzünden haritadan silinecek.

O sellerin taşındığı alüvyonların da denizlerin ve bölgenin dengesini nasıl bozduğunu nasıl bir kirlilik oluşturduğunu da uzmanlar söylesin...

SAHİLLER ZEHİRLİ ŞİŞE DOLU

Dört beş köyün içinden akan Çayağzı deresinde neredeyse kurbağa bile yaşamıyor. Bir fezeyan olduğunda o derenin denize karıştığı sahile vuran tarım zehirli şişelerin durumun nasıl bir fecaat olduğunu göstermeye yeter...ama hiç kimse görmüyor.

Dünyanın belki de en bereketli topraklarında cennet misali bir bölgede yaşıyoruz ama bölgeyi mahvetmek için elbirliği ile yarışıyoruz...

Not: Feyezan: Taşma, taşkın, seylap